Hiç kendini bir dağın yamacından aşağı bırakmayı hayal ettin mi?
Yüksek bir dağın yamacından ya da bir uçaktan kendini aşağıya bıraktığını düşün. Rüzgarın yüzüne vurduğunu, bulutların arasından kayıp gittiğini, masmavi gökyüzünü kucaklayıp bir kuş misali havada süzüldüğünü hayal et. Düşün ki yere indiğin zaman ayaklarının üzerinde olacaksın ve sanki sadece bir basamak yükseklikten atlamışçasına -hafif sert- bir iniş yapmışsın gibi canın hiç yanmayacak. Hep yerden gökyüzünü izlerken bu sefer gökyüzünden bulunduğun yeri izlemenin keyfini çıkaracaksın. İstediğin zaman bunu tekrar tekrar yapacak ve uçmanın tarif edilemez bu güzelliğini defalarca yaşayabileceksin. İnsanoğlu varoluştan beri kuşlara özenmiştir hep. Da Vinci kuşları inceleyip insanları uçurmanın yolunu aramış, Hazerfan Ahmet Çelebi tüm yasaklara rağmen sonu sürgünle bitse de kuşlar gibi kanat takıp uçmuş, bir balonla 80 günde devri alem roman olmuş, şu anda mesafeleri kısaltan uçaklar ve hava araçları hep bu merak sayesinde keşfedilmiştir. Hatta uzaya bile bizi götüren bu meraktır. ...